Kağıt Üzeri Kuru Boya
Ebatlar : 35x50 cm
Yapıt izleyiciye ilk bakışta ölü doğadan bir nesne sunuyormuş gibi görünse de aslında bundan öte bağlamları temsil eder. Tozla yıpranmış ve aşınmış derileri, binlerce adımın izini taşıyan tabanlarıyla bir yolculuğu ve mücadele dolu bir yaşamın sessiz tanıklığı olarak sunulmuştur. Yıpranmış dokuları ve ayrıntılar ile geçmişteki anılar, yaşanmışlıklar gözler önüne serilmektedir. Aynı zamanda üzerindeki değişim hayatı, içsel yolculuğu simgelemektedir. Sanatçı, bu yapıtla sanat üretimi ile bağ kuran süjeyi nesnenin taşıdığı derinliklere sürüklemekte, aynı zamanda varoluşun kendisini sorgulayan bir metafor olarak sunmaktadır. Ön planda yer alan bot imgesinde eksik olan bağcık ise yaşam içinde kaybolmuş ya da tamamlanmamış bir parçayı temsil eder. Metaforik olarak bu eksiklikler, insanın hayat yolculuğunda karşılaştığı kayıplar, yarım kalan hikâyeler, bir kopuş ve belki de bir çözülmenin temsili olarak gizil bir semboldür. Aynı zamanda eksikliklerinde yaşamın parçası olduğunu ifade eden “bot” imgesi, bu eksikliğe rağmen var olmaya, yaşamın sürekliliğine ve bu süreçteki değişimin gücüne vurgu yapmaktadır.
