535.Sanat Buluşmamızda Rixos Tersane Istanbul ve Aliée Koleksiyonlarını ziyaret ediyoruz.

Tersane İstanbul'un tarihî geçmişi, İstanbul'un fethi olan 1453 yılına kadar uzanmaktadır. Fatih Sultan Mehmet'in emriyle Tersane-i Amire adıyla kurulan bu alan, Osmanlı İmparatorluğu'nun deniz gücünün merkezi olarak hizmet vermiştir. 20. yüzyıldan itibaren endüstriyel bir miras alanına dönüşen tarihî tersane, günümüzde kapsamlı bir yenileme süreci sonunda bir kültür ve yaşam merkezi işlevi kazanmıştır.

Rixos Tersane Istanbul ile Aliée Sanat Koleksiyonu, uluslararası ve çağdaş bir nitelik taşımaktadır. Koleksiyon, dünyaca ünlü sanatçıların mekâna özgü, büyük ölçekli enstalasyon ve heykellerine odaklanmaktadır. Bu eserler, göç, kimlik, tüketim kültürü ve hafıza gibi evrensel temaları sorgulamaktadır. Koleksiyonda öne çıkan uluslararası isimler arasında; renkli geri dönüştürülmüş metallerden oluşan "Tornado" enstalasyonuyla Pascale Marthine Tayou, otel girişini süsleyen yansıtıcı "Sky Mirror" heykeliyle Anish Kapoor, geleneksel el işlerini devasa heykellere dönüştüren Joana Vasconcelos ve mekânı karakteristik çizgileriyle dönüştüren Daniel Buren yer almaktadır. Koleksiyon, aynı zamanda İstanbul'un çok katmanlı ruhunu yansıtan önemli Türk sanatçılarını da bünyesinde barındırmaktadır. Bu isimler arasında; tarihî Medusa temsilini çağdaş bir yorumla ele alan İrem Günaydın, "kalafat" terimi üzerinden emek ve hafızayı fotoğraflayan Bülent Özgören, geleneksel halıcılığı çağdaş sanatla buluşturan Belkıs Balpınar, tarihî boksör fotoğraflarını yeniden yorumlayan Tunca, mutfak ve kadın emeği üzerine düşünen Saliha Yılmaz ve Halep'ten İstanbul'a uzanan bir göç hikâyesini araştıran Melih Çebi bulunmaktadır. Bu seçki, koleksiyona hem küresel bir perspektif hem de yerel ve derin bir bağlam kazandırmaktadır.

Haliç’in tarihî dokusu ve yüzyıllardır yaşattığı zanaat kültürüyle paralel bir yaklaşımla oluşturulan koleksiyonlar, İstanbul’un ruhunu taşıyan Rixos Tersane Istanbul ve Aliée ile birlikte, sanat ile zanaati buluşturan, miras ile günümüzü bir araya getiren özgün bir seçki sunmaktadır. Her iki koleksiyonda da yerli ve yabancı pek çok sanatçının çalışmaları bir araya gelmektedir. Koleksiyonları, küratör Fahriye Çobanoğlu eşliğinde gezeceğiz.

https://alieeistanbul.com/en/the-art-collection

10 Aralık Çarşamba

12.00-13.00

Adres: Camiikebir, Taşkızak Tersanesi Caddesi No: 5, Beyoğlu

https://maps.app.goo.gl/3LVn8iyQu96eTLNS8?g_st=ipc

534.Sanat Buluşmasında sanatçı Cihan Öncü’nün atölyesini ziyaret ediyoruz. 

Cihan Öncü, 2010 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi İlkokul Öğretmenliği Programı’ndan mezun oldu. Kariyeri moda fotoğrafçılığı alanında başladı. Öncü, 2017’den bu yana, iç dünyasına bir pencere olarak hizmet eden ve doğrudan bir görsel estetikle karakterize edilen bir fotoğraf portföyü oluşturuyor. Solo sergileri arasında Motus, Dirimart Pera, İstanbul (2024) Cihan Öncü, Dirimart Pera, İstanbul (2022) ve Dream and Diversions, Dirimart X Ritmo Zeytino, Bodrum (2021) yer alıyor. Grup sergileri arasında Never Never Land (çevrimiçi sergi), Vortic Art (2022); All Else Is Far (küratör Ceren Erdem), Dirimart Dolapdere, İstanbul (2021); Mamut Art Project, İstanbul (2020) ve Vogel Art, Berlin (2019) bulunuyor. Cihan Öncü İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor.

Cihan Öncü’nün sanatsal yolculuğu, günlük yaşamın özünü canlı renkler kullanarak yakalamayı ve eserleriyle izleyiciler arasında derin bağlar geliştirmeyi merkezine alır. Görsel sanatı metinsel unsurlarla kusursuz bir şekilde bütünleştiren yenilikçi yaklaşımı, projelerinin derinliğini ve etkisini zenginleştirirken izleyicileri derin bir anlatı keşfine davet eder. Hikâye anlatıcılığını çokyönlü bir pratikle ele alan Öncü, fotoğrafı insan deneyimlerinin zenginliğini aktarmanın, kültürel belleği ve anlayışı teşvik etmenin bir aracı olarak kullanır. Karanlık odada renkli baskı denemeleri yapma konusunda sarsılmaz bir tutkuyla, benzersiz bakış açısını her fotoğrafa ustalıkla işleyerek büyüleyici ve duyusal bir deneyim sunar. Renkli fotoğrafçılığa özel bir odaklanma ve natürmort görüntüleri tercihiyle kendine özgü bir pratiğe sahip olan Öncü, yaratımlarıyla izleyicileri duyuları aracılığıyla samimi bir şekilde bağlantı kurmaya davet eder. Bu arayış onun fotoğrafçılık yoluyla hikâye anlatmaya, kültürler, nesiller ve tarihler arasında köprü kurmaya, insan deneyimlerinin ve mirasının zenginliğini korumaya olan bağlılığının somut bir örneğidir. Cihan Öncü’nün sanatsal pratiği renklerin, duyguların ve bağlantıların uyumlu bir senfonisidir; her fotoğraf, sanat ve fotoğraf dünyasında silinmez bir iz bırakmaya hazır, benzersiz ve derin bir hikâye anlatır.

3 Aralık Çarşamba

12.00-13.00

Adres: Teşvikiye Mahallesi, Yedi Kardeşler Sokak, No: 4A, Şişli

https://maps.app.goo.gl/NE6dWRMPpe68pvPN9?g_st=ipc

533. Sanat Buluşmamızda sanatçı Tuğba Yüksel Öztopçu’nun atölyesini ziyaret ediyoruz.             

1979 İstanbul doğumlu olan Tuğba Yüksel Öztopçu, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamış, 2021 yılında ise aynı üniversitenin Eğitim Bilimleri Enstitüsü Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü'nde yüksek lisans derecesi almıştır.

Sanatçı, resimlerinde figür ve nesneyi aynı sahnede yalın bir bütünlük içinde ele alır. Çalışmalarında çoğunlukla kadın figürleri ve gündelik hayata ait sade nesneler yer alır. Net bir kompozisyon yapısı ve sade bir anlatım dili kullanan sanatçı, bu tercihleriyle sakin, düzenli ve içe dönük bir atmosfer yaratır. Figür ve nesneler arasındaki bu uyumlu birliktelik, resimlerinde izleyiciyi duraksatan, duygusal ve dingin bir alan oluşturur.

Onun için resim, duyguları görünür kılan sessiz bir ifade alanıdır. Üretimlerine, sade bir dünyayı kendi iç sesiyle buluşturan bir yolculuk olarak devam etmektedir.

Tuğba Yüksel Öztopçu, "Kimsecik" (İstanbul, 2015) ve Paris'te "The Bus" (2012) isimli kişisel sergilerini açmıştır. Ayrıca Fransa'da "YAW" karma sergisi (2020), Belçika'da 'Collectiv National' karma sergisi (2017) ve Almanya'da Staatliches Müzelerinde (Augsburg, Bocholt, Mannheim, Selb, Solingen) düzenlenen ve 2017 yılına uzatılan karma sergide yer almıştır. Resim çalışmalarına İstanbul’daki atölyesinde devam etmektedir.

26 Kasım Çarşamba

12.00-13.00

Adres: Göztepe Mahallesi, Çimenzar Sokak No:36 Kat:2/1 Kadıköy

https://maps.app.goo.gl/3huCh6uY8ZpNnfor9?g_st=ipc

532.Sanat Buluşmamızda 18. İstanbul Bienali kapsamında Zihni Han’ı ziyaret ediyoruz.

Zihni Han, İstanbul'un tarihi dokusunun ayrılmaz bir parçasıdır. İlk olarak 1930'da Zonguldak'ta bir denizcilik şirketi genel merkezi olarak kurulan bina, 1973'te şu anki bulunduğu Tophane'deki yerinde yeniden inşa edilmiştir. Galataport projesi gibi kıyı şeridi dönüşümlerine rağmen orijinalliğini koruyan bu tarihi yapı, sağlam ve işlevsel mimarisiyle çağdaş sanat eserlerine ham bir zemin sunarak kentin ekonomik geçmişiyle günümüz sanatını buluşturuyor.

Mekan, Abdullah Al Saadi, Willy Aractingi, Karimah Ashadu, Chen Ching-Yuan, Ian Davis, Celina Eceiza, Pélagie Gbaguidi, Rafik Greiss, Jasleen Kaur, Valentin Noujaïm, Marwan Rechmaoui, Stéphanie Saadé, Sara Sadik, Sohail Salem, Elif Saydam ve Selma Selman olmak üzere 16 sanatçının eserlerine ev sahipliği yapıyor.

Bu sanatçılardan öne çıkan bazı isimler ve eserleri şunlardır: Abdullah Al Saadi, kırk yılı aşkın süredir doğayla kurduğu ilişkiyi buluntu nesneler, çizimler ve notlarla arşivleyerek kişisel bir envanter oluşturuyor. Chen Ching-Yuan, "Tuğla ve Kereste" serisinden eserleriyle, bir yıkımın ardından neyin kalıcı olduğunu sorguluyor. Karimah Ashadu, "Machine Boys" filmi ve lastik izlerini andıran bronz "Çelenk" heykeli ile emek ve anma temalarını işliyor. Selma Selman ise "Anakartlar" adlı performans çalışmasıyla atık elektronik eşyalardan değerli maden çıkarılmasını konu alarak modern ekonomi sistemlerini eleştirel bir bakışla yorumluyor.

19 Kasım Çarşamba

12.00-13.00 

Adres: Zihni Han, Kemankeş Karamustafapaşa Mahallesi, Tophane İskele Caddesi No:12 Karaköy

https://maps.app.goo.gl/kqECwWEWuEivg7PE8?g_st=ipc

531.Sanat Buluşmamızda 18. İstanbul Bianeli kapsamında Tarihi Külah Fabrikası’nı ziyaret ediyoruz.

İstanbul Bienali'nin etkileyici mekanlarından biri olan Tarihi Külah Fabrikası'na girerken, grafitilerle bezenmiş ham tuğla cephesi ve ağır demir kapılarıyla dikkat çekiyor. Karaköy'ün arka sokaklarında, soylulaşmanın çok hızla yaşandığı bir bölgede yer alan bu iki katlı, yüksek tavanlı bina, bir zamanlar dondurma külahı imalat atölyesiydi. Zaman içinde zanaatçı pazarlarına ve sergilere ev sahipliği yapan, hatta bir müzik grubunun stüdyosu ve konser alanı olarak hayat bulan bina, bugün bir kültür ve etkileşim alanı olarak varlığını sürdürüyor. Bienal kapsamında, bu tarihi fabrikanın endüstriyel dokusuyla derin bir bağ kuran iki sanatçının işi sergileniyor.

Doruntina Kastrati'nin "Şarkıları Yutan Bir Korno" (2025) adlı yerleştirmesi, İstanbul'daki lokum fabrikalarında, özellikle kadınların görünmez kalan emeğinin üzerine yakından bir bakış sunuyor. İki odaya yayılan iş, fabrika zemininin koşullarını, bitmek bilmeyen mesaileri ve tekrar eden ritimleri çağrıştıran çevreleyici bir ortam yaratıyor. Zemine yerleştirilen ultrasonik hoparlörler ve transdüserler, izleyiciye sarsıcı bir bedensel hissiyat ileten alçak frekanslı titreşimler yayıyor.

Claudia Pagès Rabal'ın "Beş Savunma Kulesi" (2025) adlı çalışması ise kırılan zaman algılarını, militarizasyonu ve güvencesizliği fiziksel ve toplumsal ölçeklerde ele alıyor. Yerleştirme, "Beş Savunma Kulesinin Gecesi" adlı 34 dakikalık bir film etrafında şekilleniyor. Tavandan yansıtılan ve 360 derece çekilen bu filmi izlerken, dört performans sanatçısının hem duygusal hem de askeri bir kesinlik izleri taşıyan yavaş ritimli bir koreografi sergilediğini görüyoruz. Filmdeki anlatının Katalanca, İspanyolca ve İngilizce aktarılması, Endülüs tarihindeki fetih ilişkilerini temsil eden dilleri bir arada duymamızı sağlıyor.

12 Kasım Çarşamba

12.00-13.00 

Adres: Tarihi Külah Fabrikası, Kemankeş Karamustafapaşa Mahallesi, Murakıp Sokak No:12, Karaköy, Beyoğlu

https://maps.app.goo.gl/zXPjh2EXuNGdijVg7?g_st=ipc

530. Sanat Buluşmamızda 18. İstanbul Bianeli kapsamında Muradiye Han’ı ziyaret ediyoruz.

18.İstanbul Bienali'nin en dikkat çekici mekanlarından biri olan Muradiye Han, Beyoğlu'nda Galata Şarap İskelesi Sokak'ta yer alan tarihi bir yapıdır. Bina, ünlü Türk mimar M. Vedad Tek tarafından 1914 yılında "Sabit Bey Han" adıyla bir ticarethane olarak tasarlanmıştır. İstanbul'un işgal yıllarında Fransız askerleri tarafından "Muradiye Karakolu" olarak kullanılan bina, 2021 yılında Mimar Han Tümertekin liderliğinde kapsamlı bir restorasyondan geçerek bugünkü haline kavuşmuştur.

Bienal kapsamında Muradiye Han'da Venezualı sanatçı Ana Alenso'nun "What the Mine Gives, the Mine Takes" (Madenin Verdiğini, Maden Alır) adlı eseri sergileniyor. Sanatçı bu 2020 tarihli çalışmasında, Venezuela'nın Amazon bölgelerindeki yasa dışı altın madenciliğinin yol açtığı çevresel tahribatı ve toplumsal sonuçlarını ele alıyor. Özellikle 2014-2016 petrol krizi sırasında hükümetin değerli maden rezervlerine yönelmesi ve bu süreçte kullanılan civanın neden olduğu kirlilik ile madencilerin ve yerli toplulukların yaşamları üzerindeki etkileri araştırılıyor. Eser, doğal kaynak sömürüsünün hem çevre hem de insanlar üzerindeki yıkıcı etkilerini sorgulayan güçlü bir eleştiri sunuyor.

5 Kasım Çarşamba

12.00-13.00 

Adres: Kemankeş Karamustafa Paşa, Galata Şarap İskelesi Sokak No:10, Beyoğlu

https://maps.app.goo.gl/VHSUrugQABdysHNg6?g_st=ipc